1 Ocak 2012 Pazar

Yeni bir çağın başlangıcı; Kapasitif Ekranlar.

              Duayenleri anlamıştır, aslında bahsedeceğim konu gelecek ile alakalı değil, şimdiki zamanlardan. 2007 yılındaki iPhone 2g tanıtımında Steve Jobs birazda abartılı pazarlama metalarıyla “Telefonu yeniden icat ediyoruz.” Demişti, aslında pek haksız sayılmazdı. O zamana kadar neredeyse bilgisayar fiyatına satılan(elbette durum şimdi de farklı değil) akıllı telefonlar ne yazık ki internet ve uygulama ihtiyaçlarından çok, temel cep telefonu işlemleri yanında vasatın üzerinde bir kamera, maillerinizi kontrol edebileceğiniz ve bazı wap sitelerinde gezinebileceğiniz cihazlardı. Ve durum böyle sürüp gidiyordu. Her yeni çıkan model belki daha iyi fotoğraf çekiyor ya da müzik çalabiliyordu, ta ki hepimizin bildiği gibi iPhone piyasaya çıkana kadar.
            
              iPhone piyasaya çıktı, ve yüksek fiyatına rağmen başarılı Apple pazarlama stratejileri, ve barındırdığı donanım sayesinde akıllı telefon piyasasını allak bullak etti. Şimdiye kadar hiçbirinin sağlayamadığı internet ve uygulama deneyimi vaat ediyordu. Dokunmatik ekranı görülmemiş bir akışkanlıkla çalışıyor, size internette dolaşırken, fotoğraflarınızı büyütüp küçültürken, ikonlarınızı süreklerken yada yazı yazarken klavye ve farenizi aratmıyordu. Ve en önemlisi telefon için uygulama yazanlar çok daha özgürdü, kullanmaları gereken zorunlu tuşlar yoktu, İstedikleri fonksiyonu ekranın herhangi bir yerinde istedikleri gibi tasarlayabilirlerdi. Ve tüm bu avantajlar iPhone için daha gelişmiş daha kullanıcı dostu uygulamalar yaratmayı mümkün kılıyordu. Tabi ki bir süre sonra  İos’a rakipler gecikmedi ve android tabanlı akıllı telefonlarda piyasada yerlerini aldılar.
             
             Dokunmatik ekranlar bence akıllı telefon çağında çığır açan en önemli ögelerden biri. Bugün tüm işlemlerimizi neredeyse hiçbir tuş ve donanıma gerek duymaksızın bu ekranlar sayesinde halledebiliyoruz. Tatminkar çözünürlükte videolar izleyebiliyor fotoğraflarımız arasında parmaklarımızla uçarcasına gezinebiliyoruz. Yüksek çözünürlüklü ve eski oynayış alışkanlıklarımızı kökten değiştiren oyunları oynayabiliyoruz. Peki tüm bunlar nasıl oldu? Demek istediğim, parmağınızı bir türlü algılamayan, o gereksiz kalemi sürekli kullanmak zorunda kaldığınız gün içerisinde bazen hayatınızı kolaylaştırmak yerine işkenceye çeviren dokunmatik ekranlar nasıl oldu da böylesine kullanışlı hale geldiler?

             
           
              Öncelikle ekranların sınıflandırmasından başlamalıyız aslında.  Eski zamanlarda ilk çıkan dokunmatik akıllı telefonlar rezistif ekranlara sahiptiler. İşin elektronik kısmına basitçe değinecek olursak, ekranın bir direnç değeri olduğunu varsayalım. (ortaokul fizik dersine hoş geldiniz:) ekrana dokunmadığınızda işlemci doğal olarak ekranın sahip olduğu direnç değerini ölçüyor.   Temas ettiğinizde ise dokunulan noktalar direnç değerini değiştirmeye başlıyor ve işlemci bu sayede temas ettiğiniz noktaları algılıyordu. (yoksa algılayamıyor muydu?)
            
              Kapasitif ekranlar ise bugünkü mobil cihazların kullandığı ekran türü. Rezistiflere kıyasla biraz daha maliyetli, ancak bildiğiniz üzere çok daha kullanışlı. Ekrana dokunduğunuzda elinizdeki statik elektrik ekran üzerinde elektrostatik bir alan oluşturuyor, ve daha bu alan işlemci tarafından fark ediliyor böylece ekrana dokunduğunuz anlaşılıyor. Kapasitif ekranlar bu sayede çoklu dokunuşlarıda algılabiliyorlar.
            
              Sonuç olarak reklamlarda dediği gibi, birileri gelir dünyayı değiştirir. Apple bir mavi okyanus firması olarak kapasitif ekranlı, zamanın ötesinde bir mobil cihaz geliştirdi. Ve aslında kullanıcıları bir kez daha tuşlara bağımlı yaşamaktan kurtardı. İkinci kez mi? Dediğinizi duyar gibiyim, bildiğiniz üzere 1986 yılında satışa sunulan ilk Mac bilgisayar Fare donanımıyla satılmıştı, bu o zamanlar harika bir gelişimdi, çünkü kullanıcılara ve yazılım geliştiricilere tuşlara bağımlı olmadan, fare yardımıyla ekranın her noktasına hükmedebilmeye, bilgisayarla iletişim kurabilmeye olanak vermişti. 
             
              Özet:Kapasitif dokunmatik ekranlar her geçen gün daha fazla mobil cihazda karşımıza çıkmaya başlıyorlar. Eskiden yüksek fiyatlı akıllı telefonlarda tercih edilen bir donanım halinden çıkıp medya oynatıcılara ve giriş seviyesi akıllı telefonlarda kullanılmaya başladılar bile. Tuşsuz ve neredeyse masaüstü bilgisayar sınıfında uygulamalarla donatılmış mobil cihazların kullanım alışkanlıklarımızı kökten değiştirmeye başladığı bir çağ çoktan başladı.